1 Mart 2014 Cumartesi

Bombalar Altında [2007]

Sous les bombes (تحت القصف)
The Under Bombs



Yıl 2006, aylardan temmuz. Hizbullah'ın roket saldırılarına İsrail'in yanıtı, Lübnan'ın sivil altyapısına hava saldırısı düzenlemek oldu. 33 gün süren hava saldırısında 1189 kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı.

Lübnanlı yönetmen Philippe Aractingi, saldırının onuncu gününde başlıyor filmini çekmeye. Bu özelliği de filmi derinden etkileyici ve ürpertici yapıyor. Bir yol hikayesi sayılabilecek film gerçek mekanlar, gerçek insanlar ve gerçek kalabalıklar kullanılarak çekilmiş. Bu yüzden olsa gerek, hikayenin bir çok yerinde el kamerası kullanmayı tercih etmiş yönetmen. İki ana karakter ve iki alt karakter dışında neredeyse tüm karakterler gerçek hayatta ne yapıyorsa onu oynayan insanlar. 

Film, patlayan bombaların, kaçışan çocukların, maddi/manevi yıkımın gerçek görüntüleriyle başlıyor. Savaşın yarattığı kaos ortamı her tarafa yayılmış. Senaryoya bir belgeselin içinden şahitlik yapıyoruz.

Kargo gemisinden indiğinde, güzel ve modern bir kadın olarak çıkıyor karşımıza Zeina. O dereceki, aşık olmak işten bile değil. Dubai'de ayrılmak üzere olduğu mimar kocasıyla yaşamaktadır, ama o an Beyrut'tadır. Kızkardeşini ve oğlunu bulmaya, her türlü riski göze alarak gelmiştir Lübnan'a. Kocasıyla yaşadığı sorunlardan biraz olsun uzak tutmak istediği oğlunu Lübnan'a kız kardeşinin yanına göndermiş, bombardımandan beri ikisinden de haber alamamıştır. 

Oğlunu bulabilmek için Lübnan'da savaşın merkezi ve çok tehlikeli olan güneye gitmek zorundadır. Fakat Lübnan'ın güneyine gitmek için taksicilerin arasına girdiğinde, kimsenin oraya gitmeye cesaret edemediğini görecektir. (Unutmadan bu bölüm filmin bir çok yerinde olduğu gibi doğaçlama.) Fakat aralarından biri sıyrılır ve Zeina'yı yüksek bir ücretle güneye götürmeyi kabul eder. Uyanık Tony!


Şunu belirtmeliyim Tony öyle Hollywood filmlerinde aşina olduğumuz korkusuz kahraman karakteri değil. Sıradan, kendi sıkıntıları, ulaşılması zor hayalleri olan, maddi sıkıntılar içinde sıradan bir Lübnanlı.

Yolculuğun başında Zeina kibirli ve soğuktur Tony'e karşı. Yolculuk devam ettikçe tam da bir yol filminin gerektirdiği gibi karakterlerin ayrıntıları da ortaya çıkmaya başlar. Başlangıçta huysuz başlayacak ilişkileri zaman içinde yerini dostluk ve saygıya bırakır. Tony'in nadiren gördüğü iki oğlu vardır ve bir kardeşi de İsrail'dedir en büyük hayali Almanya'ya gidebilmek restoran açmaktır. Tony hristiyan, Zeina ise müslüman şii'dir. Yolculuk boyunca birbirlerini açılan bu ikili hedeflerine ulaşana kadar birbirlerinden ayrılmamaya kararlıdır. Konuşulmamış, kararlaştırılmamış bir sözdür bu durum onlar için. Yolculuk moloz yığınına dönmüş binalar, bomba kraterleri oluşmuş yollar, savaşın gürültüsünün yanında sessizliğini de içinde barındıran kasabalar arasında sürmekte; mülteci kampları, okullar, geçitlerde, toplu cenaze definlerinde arayış devam etmektedir.

Bu zorlu yolculuk sonunda Zeina, kız kardeşini ve oğlunu bulabilecek mi?

Filmin güzel taraflarından biri siyasi mesajlar taşımıyor olması. Trajedinin nedenleri ve çözümleri peşinde de değil. Hikayesini anlatıyor ve savaşın toplum üzerindeki etkisine şahitlik yapmamızı sağlıyor. 

IMDb Linki
Fragman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder